AutoCAD Çizimlerim

Kojenerasyon Nedir?

 

 

Hayatımda üniversite mezunu olarak bulduğum ilk işimdi

Genel istatistiklere göre işe giren birisi ilk 3 ay içerisinde işten ayrılması oranı %70' miş. Çoğunluğa uydum işte...

Birlikte işe girdiğimiz sınıf arkadaşım Arda İstanbul' da çalışırken ben de Umman yollarını aşındırmıştım.

Gittiğimizin 2. haftası falandı muhasebeci Engin ile fazla mesai sırasında yanımızda çok sevdiğimiz Salih usta, ben, İsam bey (Şirket ortağı) oturuyorduk ambar önünde. Hava kararıyordu, daha sonra Kenan usta ve Bangladeşli benim yaşlarda çırağı geldi. Kenan ustaya anlatmış durumunu, Kenan usta da bize anlattı, 

Kenan Usta: - Benim çırak 6 yıldır nişanlıymış memleketine gidip evlenecekmiş 1 ay sonra işten çıkmayı istiyormuş önceden haber vermek istemiş. 

İsam Bey: - Kaç yıldır çalışıyor bu?

Kenan Usta: - 4 Yıldır buradaymış izin de kullanmamış

(Bu arada Engin ve ben konuşmayı pür dikkat dinliyoruz ne de olsa tanımadığımız bir şirketti o zamanlar)

İsam Bey: - Yok ya 10 yıldır memleketine gitmeyenler var burada. Bunları da yetiştirip yetiştirip gönderiyoruz kardeşim böyle iş mi olur? Kesin bunun hesabını!!!

Bu konuşmadan sonra Engin ve ben "Nereye gelmişiz biz böyle ayvayı yedik mahsur kaldık" gibi düşüncelere daldık. 

Birkaç hafta daha geçti hafta sonları balığa falan gidiyorduk. Çok fazla balık vardı oralarda deniz resmen kaynıyordu. Ben de palet, maske ve şnorkel götürerek takılan oltalarımızı kurtarıyordum

bir hafta sonu Ben, Mustafa, Engin ve Adem diye bir elemanla  birlikte gitmiştik balığa çok sıcaktı hava yine aksam üzeriydi biraz serinleyelim deyip Enginle suya atladık biraz yüzüp geldik kıyayı doğru Engin, Mustafa' dan benim palet ve maskeyi istedi paletleri attı Mustafa sonra da gözlüğü, Engin paletleri ayağına takarken ben de maskeyle etrafa bakayım dedim ve zehirli olması muhtemel olan yılanı görüp Engin' e yılan diye bağırıp karaya doğru yüzdüm, ardımdan da Engin yüzdü resmen ölümden dönmüştük yılan çok yakındı bize, o son yüzüşüm oldu oradaki.

Artık Atölyeden çıkıp, oda arkadaşım inşaat mühendisi Mustafa' nın yerine Asit Fabrikasında çalışmam söylendi. ben de tabii dedim çok az iş vardı supervisorlar gelmişti İtalya' dan adamlar da orayı fazla sevmemişlerdi. bu az işi kısa zamanda yetiştirmem için sıkıştırıp duruyorlardı. 

Bir gün yine fazla mesai çalışmamızdı sabah 7 de geldiğimiz fabrikada gece saat 11 i bulmuştuk. Asit fabrikası elemanı olarak çalışan ve şunu bunu yapın diyen Hintli, "Şu boruyu buradan kes buraya ek yap" falan dedi, "Olur" dedim ben de "Ama bu boruda asit yok mu? önce boşaltın boruyu sonra yaparız işi" dedim yok dedi bu asit yanıcı değil ben buradayım bir şey olmaz (sanki adam süpermen) siz yapın iş yetişecek diye ısrar etti ve gitti. Ben de benim ustabaşına olayı anlattım ve yangın söndürücüyü getirip boruyu kesmelerini anlattım. Elemanlar boruyu keserken borunun içindeki yağ birden parladı, başladı yanmaya, ona yardım edeyim söndüreyim derken izolasyoncu Mahmut'un üstü başı da yağ oldu Allah' tan o da yanmadı. Hemen söndürdük alevi, daha sonra Hintli süpermen geldi hani buradaydın dedim tabii eleman kaypak cevaplarla geçiştirdi olayı... Berbat bir gündü....

(Engin eklemek istediğin bir şey varsa söyle çekinme)